Antalya’da sağlık çalışanları çalışmayı durdurdu: ‘Bu sistem şiddet üretiyor’
ANTALYA– Sağlık çalışanları, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Acil Servisi’nde görevli yardımcı tabip Gülizar Yıldırım’ın hasta yakını tarafından yere sürüklenerek dövülmesine ve önünde protesto yapılmasına tepki olarak bir gün iş bırakma kararı aldı. hastanenin.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı ortak ses veren Antalya Tabip Odası, Tabipler Birliği, Hekim-Sen, Genel Sağlık Çalışanları ve Sağlık Çalışanları Sendikası (SES) Antalya Şubesi, sağlık politikalarında analiz amaçlı değişiklik talebinde bulundu.
‘HAYATIMIZ DEĞERLENDİREN ŞARTLARI REDDEDİYORUZ’
Önceki gece hastanede yaşanan saldırı olayının ardından saldırgandan şikayetçi olan ve 10 günlük iş göremez raporu alan Yıldırım’a destek veren Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taha Karaman olayla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Bir kez daha doktora şiddet olayıyla karşı karşıya kaldık. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Acil Servisi’nde çalışan bir arkadaşımız, hasta yakını tarafından ağır darp edildi. Yeterli! Hayatımızı tehdit eden bu çalışma koşullarını reddediyoruz. Ülkemizde her geçen gün artarak devam eden toplumsal şiddet ikliminin bir yansıması olan sağlık hizmetlerinde kışkırtılan şiddetle mücadelemiz devam edecektir. “Ne hayatımızdan ne de mesleğimizden vazgeçmiyoruz.”
‘Hekimlerin yüzde 84’ü en az bir kez şiddete maruz kalıyor’
İçinde bulundukları zorlu koşulların doktorları canından vazgeçme noktasına sürüklediğini belirten Karaman, şöyle konuştu: “Hemen hemen hepimiz bu sağlık sisteminde iş yükümüzün yanı sıra manevi sıkıntılarla da karşı karşıya kalıyoruz. Daha geçen hafta üç arkadaşımız intihar etti. Her gün yüzlerce sağlık çalışanı şiddete maruz kalıyor. Tüm doktorlar ve sağlık çalışanları geçim sıkıntısı çekiyor. Günde en az 100 sözlü ve fiziksel şiddet vakasıyla karşılaştığımız, doktorların yüzde 84’ünün en az bir kez şiddete maruz kaldığı bir çalışma ortamındayız. Hastaların yaşadığı sorunlardan ne doktorlar ne de sağlık çalışanları sorumlu değildir. “Randevu bulamamalarından, 5 dakikada muayeneye zorlanmalarından, eczanelerde ödeme yapmalarından, hastanelere ulaşamamalarından ve diğer tüm sorunlarından bu sağlık sistemi sorumludur” dedi.
BAKAN KOCA’YA DEMİŞTİ: ‘Sadece tweet atmakla yetinecek misiniz?’
Kötü koşullar ve gelecek korkusu nedeniyle ülkelerinden ayrılan doktorların sayısının her geçen gün katlanarak arttığının altını çizen Karaman, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya şu sözlerle seslendi: “Şunu bir kez daha vurgulamak isteriz ki; 3-5 dakikaya sıkıştırılmaya çalışılan muayenelerle verilemeyen sağlık hizmetleri, göz ardı edilen sağlık hakkı, çaresi bulunamayan hastalıklar, bulunamayan ilaçlar, yapılamayan ameliyatlar, mesleki özerkliğe yönelik müdahaleler Tüm sağlık çalışanlarının tükenmişliği ve son dönemde derinleşen ekonomik sıkıntılar toplum sağlığını da bozmuştur. Toplumda artarak devam eden şiddet iklimi, sağlığımızı yok eden, bizi yok sayan, tüketen, değersizleştiren sağlık politikaları, hepimizi geçimimizi sağlayamamaya iten ekonomik krizle birleşince şiddete ortam yarattı. Sağlık Bakanımıza tekrar sormak istiyoruz. Artık hayatımızı tehdit eden bu sorunlara karşı hala tweet atmakla yetinecek misiniz? Doktorların ve sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunlara karşı yapabileceğiniz tek şey bu mu?
‘HASTA OLMAK ŞİDDET İÇİN BAHANE DEĞİLDİR’
Doktorların hastalığı iyileştirmek ve insanları yaşatmak için kesintisiz sağlık hizmeti verirken, her an şiddete maruz kalabilecekleri korkusuyla çalışmak istemediklerini vurgulayan Tabipler Birliği Birliği Antalya Şube Başkanı Özgür Çağaç, şunları söyledi: “Biz Polikliniklerde, kliniklerde, acil servislerde maruz kaldığımız şiddetin sebebi onlar değil! Şiddette ‘ama’ ya da ‘ama’ yoktur. Hasta olmak sözlü veya fiziksel şiddete mazeret değildir. Doktorlarımızı güvensizlik duygusuyla tükenme noktasına getiren şiddet eylemlerinin bütünsel politikalarla durdurulması artık bir zorunluluktur. TBMM’de şiddeti önleme komisyonu kurmak, sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak bu sorunu ortadan kaldırmak için daha ne bekliyoruz? Cebinde bıçak, belinde silah olan insanların hastanelere rahatça girebilmesi ne zaman bitecek? ‘Gitseler de yeni mezunlarla, asistanlarla bu işi halledeceğiz’ dediler. Ancak asistan doktorları koruyamadılar. Asistan hekimimiz darp edildi. “Bu iğrenç saldırıyı kınıyor ve doktorlara yönelik şiddeti asla kabul etmiyoruz.”
‘HASTANELERDE POLİS VARDI AMA ŞİDDET YOKTU’
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şube Eşbaşkanı Dr. Kaan Taşer de sağlık sektöründe şiddetin sadece bireyleri değil tüm toplumu etkileyen bir sistem sorunu olduğuna değindi. Sağlıkta şiddetin son bulması ve hizmetlerin daha sistemli olarak sunulması için işbirliğinde kapsamlı değişime ihtiyaç olduğunu belirten Taşer, “Dr. Gülizar Yıldırım’ın hasta yakını tarafından darp edilmesini kınıyor, kendisine acil şifalar diliyoruz. Şiddet sağlık politikalarından bağımsız değildir. Yeterli! Sağlıkta şiddet son bulsun. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet konusunda kaynağına dönmek gerekiyor. 2000’li yıllara kadar hastanelerimizde adı geçen vakalar için yalnızca bir polis memuru bulunuyordu. Artık her hastanede onlarca, yüzlerce güvenlik görevlisi var. Ancak şiddet artıyor” dedi.
‘BU SİSTEM VE DEĞERLİ TARZI ŞİDDET ÜRETİYOR’
Bu iktidar döneminde ‘dönüşüm’ adı altında hızlanan piyasa uygulamaları yaygınlaştıkça şiddet de artmaya başladı. “Sağlık alanını kâr elde etme alanı olarak gören, sağlık hizmetlerini üretim-tüketim bağı içerisinde meta haline getiren bu sistem, sağlık çalışanlarını değersizleştiren yöneticilerin tarzı şiddet üretiyor” dedi. Taşer, “Etkili bir ceza kanununun çıkarılması, sağlık alanında şiddete yol açan sağlık politikalarından vazgeçilmesi, koruyucu sağlık hizmetlerinin ön planda olduğu bir sağlık sistemi taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Çabalarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bu sistem kuruluncaya kadar kamu otoritesini, sağlık emekçileri ve meslek örgütleriyle bir araya gelerek yeni bir program hazırlamaya, toplum sağlığını ön planda tutan bir sağlık politikası yürütmeye ve sağlık çalışanlarının itibarsızlaştırılmasını engellemeye çağırıyoruz.” Telaffuzlara son vermek için” dedi.
KONUŞURKEN GÖZYAŞLARINI TUTULAMADI
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sema Akman, gözyaşlarını tutamadığı konuşmasında şunları söyledi: “İlk sözüm siyasetçilere. Senden umudumu kestim. İkinci sözüm vatandaşlara. Doktor çocuğunuzu sabaha kadar bekleyen kişidir. Yani sen kimsin? Sırf aynı soruyu iki kere sordu diye doktoru saçından sürükleyip öldüresiye döven kadını nasıl haklı çıkaracaksınız? 42 yıldır kendimi bu mesleğe adadım. Gençlere artık gitmeyin, bırakın gitsin diyemiyorum. Aslında onlar da gidiyorlar. Doktorsuz kaldınız, bu ne sizin ne de bizim için iyi bir şey değil. 10 yıl sonra bazı ameliyatlar ve nakiller artık mümkün olmayacak. “Parası olanlar Avrupa’da rahatlayacak ama olanlar düşük gelirlilerin başına gelecek” dedi.
‘Mobbing Altında Mesleki Bağımsızlığımızı Kaybettik’
Türk Tabipleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Nursel Şahin, 2003 yılında başlatılan ‘Sağlıkta Değişim’ adı altında oluşturulan sistemi eleştirdi. Bu sistemin artan şiddeti beraberinde getirdiğini belirten Şahin, “Artan şiddette artık mağdur değiliz. duygusal bir kopuş yaşıyoruz. Hastaların 3-4 dakikaya sıkıştırıldığı, yönetici mobbingine maruz kaldığı muayene zamanlarında doktorlar mesleki bağımsızlığını kaybetmiş, çıkış yolu bulamayan insanlara dönüştü. Doktorlar ‘sesimizi duyun’ diyor. Kulaklar sağır, gözler kör, sadece biz görüyoruz. Sağlık ocaklarında ve hastanelerde doktorlar yerde sürükleniyor, kapıları kapatılıyor ve birkaç dakika içinde içeride dövülüyor. Sağlık Bakanlığına sesleniyorum, tweet atmak yetmez, doktorun yanında olun. “Bu çığlıkların duyulması sorun değil” dedi.